28 Kasım 2009 Cumartesi

Lila Yelek

Siz bu postu okurken ben çok uzaklarda olacağım, ehii türk filmi tadında bir giriş oldu :)
Çok uzak sayılmaz ama Yalovadayım işte. Yokluğumda boş kalmasın blogcuğum.

Yeleğim nasıl olmuş bayanlar? Nako Angora yünle ördüm kendilerini.
Kol ve yaka kenarlarını tığ ile geçtim. En çok da ponponları sevdim.


Bizim Şüküfeye de çok yakıştı :)
Görüşmek üzere...

25 Kasım 2009 Çarşamba

Yeşil Bişey ?


Ben gene yeşil bişeyler başladım ama bakalım ne çıkacak? Gece gece çok parlatmışım fotolar ama genede belki örneği gözünüz bir yerlerden ısırıyordur ne dersiniz ;)

24 Kasım 2009 Salı

Öğretmenler Günü


Öncelikle bütün öğretmenlerimin ve öğretmen arkadaşlarımın gününü kutluyorum. Öğretmek ne kadar güzel .

Ve benim hayatımdaki öğretmenlerime geçmek istiyorum. En önce canım Hadiye anneme (teyzeme) ve o sıcacık yuvanın bütün fertlerine teşekkür etmek istiyorum bana sevgiyi, konuşmayı, ilk adımlarımı atmayı öğrettikleri için.
Metin Ağbime teşekkür etmek istiyorum ben küçücük bir kızken söylediği sözler hala kulağımda "firdevs yapar" gazıyla kendime güvenmeyi öğrettiği için :)
Anneme ve babama teşekkür etmek istiyorum bana bütün öğrettikleri için.
Canım kardeşlerime teşekkür etmek istiyorum sırdaşlığı, bağlılığı, paylaşmayı öğrettikleri için.

Sevgili öğretmenim Zafer Viran'a teşekkür etmek istiyorum (nur içinde yatsın) yaban ellerden gelmiş bu kıza inanırsa başarılı olabileceğini öğrettiği için.

Bir dönem hayatımın idolü olan öğretmenim sevgili Fatma Akbulut'a teşekkür etmek istiyorum. Gerek mesleki gerek insani bütün öğretileri için.

Bigiciğim seni unuttum sanma sakın sana da çok teşekkür oralardan bana yetişip bilgilerini paylaştığın için.

Benim ben olmama katkı sağlayan herkese milyonlarca kez teşekkür bütün öğrettikleri için.

HEPİNİZİN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ TEKRAR KUTLUYORUM. Sevgiyle...

23 Kasım 2009 Pazartesi

Çanta-Pembe Saçlı Kız



Ben bu çanta işini çok sevdim. Hem dikmek, hem süslemek ikiside çok keyifli. Bu seferki çantanın iki dikiliş amacı var.
1. si ve en önemlisi aşağıdaki yeşil çiçekli kumaşı değerlendirmek :) Bu kumaş annemin verdiği artık kumaşların içindeydi. Kumaş torbasını her eşelediğimde nedense bu kumaşla karşılaşınca inanılmaz sevinç hissediyorum. Kumaşı elime alıp alıp ne yapsam ki diye çok düşündüm. Çok ta küçük bir parça olduğu için en sonunda çanta astarı olarak kullanmaya karar verdim. Hemde KİTAP çantası için.
2. dikiliş amacı neymiş kitaplarımı abuk subuk poşet yerine hoşuma giden bişeyde taşımak :)

Kot kumaşınıda ablam vermişti, valla kimin paçası olduğunu sormayı unuttum :)
Esin kaynağım ise sevgili leyya-craftmania'nın bu yazısında kızına yaptığı çanta. Leyya yazısında başka bir sitenin de linkini vermiş pembe saçlı kızda ordan.

Pembe saçlı kızı keçelerden kestiğim parçalarla aplike ettim, kalıpları hazırlamak biraz zahmetli ama olsun.
İşte kısaca annem, ablam, leyya sağolsunlar elbirliğiyle yaptık bişiler, sonuç da budur :) Leyyacığım sana ayrıca teşekkürler paylaşımların için.
Herkese kucak dolusu sevgiler...

22 Kasım 2009 Pazar

Ebruli Atkı


Boş durmak yok. Yünü çok beğendim ama büyük bişey yapmayı gözüm yemedi. Sırf yünün hatırına bir tane daha atkım oldu. Örgüsü pirinç, 20cm eninde 100 gr yünü bitirene kadar ördüm. Bu sefer iki ucundan diktim. Kolye gibi bişi oldu :) atkı kolye.
Neşeli pazarlar dileğiyle...

20 Kasım 2009 Cuma

Bir Kitap Bir Film

************Kürk Mantolu Madonna- Sabahattin Ali************


Bir tabloyla başlayan bir aşk ve bu aşkı yaşayan umulmadık bir insan. İnsanın derinliklerini anlatan çok etkileyici bir kitap.
Kitabı bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okudum. İlk sayfalarda pek anlam veremedim neden bu kadar beğendiğine. Ancak sayfalar ilerledikçe kitap beni sardı sarmaladı.
Kitaptan küçük notlar;
"insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar"

"Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu…Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk"

"Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur"

"Hayat beni kaybetmekle hiçbirşey ziyan etmeyecekti"

"Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor"

*************************2012***********************


Az önce sinemadan döndüm. 2012'yi izedik. Gerçekten çok etkileyici, fantastik bir film. Görsel efektler olağanüstüydü. Bir çok bölümde inanılmaz etkilendim. Yakında sinemaya gidecekler bence tercihiniz 2012 olsun.
Herkese mutlu haftasonları...

19 Kasım 2009 Perşembe

Alışveriş Çantam



Şekerler ben alışveriş yapınca poşetleri elde taşımayı sevmiyorum. Hem belimi rahatsız ediyor hemde eller dolu yürümek güçleşiyor. Son zamanlarda kol çantamda sürekli extra bir çanta taşımaya başladım ama öyle uyduruktan firmaların hediye ettiği bir çantaydı. Bende kendime yenisini ve daha hafifini yapmaya karar verdim. Görüldüğü üzere kırmızı astarlık kumaştan diktim çantamı. Hem hafif, hem katlanabilir. Çarşıda pazarda ne alınırsa doldurulur içine. Üstelik yapılışıda çok kolay. İki tarafından dikip saplarını ekliyosunuz. Tabi birde yanda bağcık var. Kullanmadığımız zaman toparlamak için.


Ben henüz siftah yapamadım çantamla ama F ablam yaptı bile. Artık yenisini yapıcam kendime :) Güle güle kullan şekercim.
Sevgiyle...

18 Kasım 2009 Çarşamba

Ben geldim - Mim 3

Bu sabah annemi ve babamı uğurladık. Çok duygu doluydu uğurlama, herzaman ki gibi açıldı bizim çeşmeler :) Onların yerinde olmak istedim, çok heyecanlıydılar. Müthiş bir duygu olsa gerek, inşallah bize de bir gün kısmet olur.
Az önce de haber aldım uçaktan inmişler, otellerine doğru gidiyorlarmış rahatladım.
Bu arada yokluğumda bıraktığınız yorumlar için ve iyi dilekleriniz için de ayrıca teşekkürler.

Öyle yoğun ve telaşlı geçti ki son günler buralara uğrayamadım.
Sevgili biyasimadahagirdim beni mimlemiş en azından onu cevaplayayım dedim.

BLOĞUNA NEDEN BU İSMİ VERDİN ?
Önceki bloğumun adı Bucan dı çünkü soyadım Bucan. Buna da aynı adı verip karışıklık çıkarmayayım dedim. Bizim sülalemiz Buçaniler olarak anılır oradan esinlenip Bucanni de karar kıldım. E baktım kulağa hoş geliyor, e havalı da oldu. Daha ne olsun :)

BLOĞU YAZARKEN ATTIĞIM STAR TİRİBİM ?
Valla pek trip yapmak tarzım değil. Mütevazi olmayı severim, hatta övülmekten bile sıkılırım ki birde star tribi atıcam :)

EN SON ALDIĞIN GARİP ŞEY ?
Şimdi bu soruyu ablama sorsam bir sürü şey sayardı ama maalesef şu anda yanımda değil. E bende garip bulsam alırmıyım aldıklarımı :) Bana göre aldığım her şey çok normalll.

ŞEKER GİBİ OLDUĞUN ANLAR ?
Düşüneyim bakayım
Mesela alışverişten dönerken şeker gibi olurum ve bağımsız davranabildiğim her an.

ARKADAŞIM SORMAYIN DEDİĞİNİZ ŞEY ?
Evlenmiyormusun artık?
Sanki ben evlenince diğerlerine ne olacaksa. Gerçi ne olacağını da biliyorum ikinci soru hakları doğacak. İkinci soru çocuk yapmıyormusun :)

AYNAYA BAKINCA GÖRDÜĞÜM ?
Çok şanslı bir insan görüyorum.
Aynaya bakabildiğime göre görüyorum, duyuyorum, yürüyorum, sağlığım yerinde, bir işim var, sevdiklerim ve beni sevenler var. Evet kabul ediyorum bir iki eksiğim var ama zamanla onlarda benim olacak biliyorum :)

KENDİNİ OKUTAN BLOGLAR
Özellikle üretebilen blogları çok seviyorum.

BU BLOG SAHİBESİ NERELERDE GÖRÜNÜR ?
En çok görüleceği yer iş ve evdir.
Eğer dışarda ise ya kütüphanede
ya alışverişte
ya hayvanat bahçesinde
ya da botanik parktadır. Genelde sakin yerlerde takıldığı için çokta görülmez :)
Bu blog sahibi biraz kendiyle başbaşa kalmayı sever.

Bigiciğim sana havale ediyorum bu mimi :)
Herkese sonsuz sevgiler...

13 Kasım 2009 Cuma

Kalem Başlığı


Yarın Yalova'ya gidiyorum. Annem, babam ve iki kardeşim Yalova da yaşıyorlar. Hayırlısı ile çarşamba günü annemi ve babamı hacca gönderiyoruz. İnşallah sağ salim gidip dönerler. Daha önce F ablamdan bahsetmiştim. Hamarattır benim F ablam, genelde enteresan fikirler de ondan çıkar bizde uygularız. Aynı zamanda sevgi doludur, sevgisi hiç bitmez hepimize yeter :).
Kalem başlığı yapmış Elif'e. Biraz fisto, biraz yün görünce bayıldım ben hemen fotoğrafını çektim. Sizinle paylaşmak bu güne kısmetmiş. Yarın Yalova'ya gidicem ya ordan aklıma geldi galiba.
Çocuğunuzu mutlu etmek için bir fikir. Kolay ve şirin.
Görüşmek üzere...

12 Kasım 2009 Perşembe

Bin Muhteşem Güneş-Khaled Hosseini



Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan’ın Khaled Hosseini’de yaşadığı gibi…

Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı’yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini’nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden…Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar… Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.

Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla "beklenen" bir roman...

9 Kasım 2009 Pazartesi

Bucanla boş işlere devam :)


Şincik arkadaşlar dikiş dikiyorumya dikiş makaralarımı bi düzene sokmak istedim. Elimde söylemesi ayıp bi kaç gün önceki yiyecek siparişlerinin kapları vardı, bildiğiniz köpük. Aldım iki tanesini fotoğraftaki gibi bir tarafından diktim. Sonra gittim mutfaktan bir miktar kürdan aldım ve kürdanları köpüğe sapladım. Makaralarımı kürdanlara geçirdim.
Ehh benim gibi ıncığı cıncığı seven birinin dümdüz, bembeyaz bir dikiş kutusu olurmu. Hemen üstüne ikide kurdele tutuşturdum, işte size dikiş kutusu :)
Herkese kocaman kocaman öpücükler. Sevgiyle...

8 Kasım 2009 Pazar

Yaşamdan Dakikalar

Haftalardır bu konu ile ilgili yazmak istiyorum nihayet bu güne kısmetmiş. Son yıllarda televizyonda keyifle izlenebilecek o kadar az program varki, bu programı es geçmek çok haksızlık diye düşündüm.
Yaşamdan Dakikalar Hıncal Uluç, Nebil Özgentürk, Haşmet Babaoğlu ve Sunay Akın'ın paylaştığı keyifle izleyebileceğiniz bir kültür-sanat programı. Ya bir film, ya bir konser ya da bir kitap bazen de anılar sohbetin içine giriyor ve de şiirler, geçmişte kalan değerler. Gerçekten adı gibi yaşamdan dakikaları bize sunuyorlar. İzlemeye değer ender programlardan pazar günleri saat 10:00 da başlıyor. Mutlaka bir çok kişi izliyordur ama genede dikkat çekmek istedim kaçıran olmuştur diye. Ben öyle keyifle takip ediyorum ki bu keyfi sizlerde yaşayın istedim.

Şimdi bu yazıyı yazarken bir yandanda Şeffaf Odayı izliyorum. Nefes filmi oyuncuları konuk. Fragman ve filmin kamera arkası görüntülerini yayınlıyorlar. İnsan gene gene duygulanıyor. Gerçekten çok emek edilmiş bir film. Daha öncede bu yazımda bahsettiğim gibi bence mutlaka izlenmeli.

Sevgiyle...

Cumartesi Keyfi- Koza Han



Kar yağdı yağacak derken hava ne güzel de ısındı. Dün Bursa da resmen bahar havası vardı keza bu gün de aynı. Bizde baharın son günlerini Koza Han da çay, kahve eşliğinde muhabbet ederek geçirdik. Hava çok güzel ama Koza Han'ın atmosferi ayrı bir güzel, ayrı bir huzur.
Koza Han Bursa'da ki bir çok handan sadece biri. Çarşının göbeğinde soluklanmak için ideal bir yer. Hanın üst katında ipek satan dükkanlar var. Alt katta ise küçük bir mescidin altında bir şadırvan bulunuyor. Resimlerde de görüldüğü üzere şadırvanın etrafında soluklanacağımız mekanlar var.
Koza Han 1491 yılında 2. Beyazid tarafından yaptırılmış. Adının Koza Han olmasının sebebi o zamanlar ipek böceği kozalarının satıldığı yer olması.
Bu handa her oturduğumda ilk aklıma gelen yaklaşık 500 yıllık tarihi olan bu handa kimler kimler duraklamış. Belki benim o an oturduğum yerde bir sultan oturmuş, kimbilir tarihi etkileyen ne kararlar verilmiş. Ben mekanların canlı olduğuna inanırım, kimbilir nelere tanıklık etmiş bu koca yaşlı han. İnsan kendini bir tuhaf hissediyor. Her defasın da tekrar hayran kalıyor.
Sevgiyle...

7 Kasım 2009 Cumartesi

Artık yünleri değerlendirmeye devam


Elimde o kadar çok artık yün varki ahdettim bitiricem onları :) Biliyorsunuz bir kısmını çekmece düzenleyicilerime kullanmıştım. Şimdi de patik yaptım. Daha bir sürü artık ip var :) Bakalım başka neler çıkacak. Mutlu bir hafta sonu dileğiyle...

5 Kasım 2009 Perşembe

Toprak Ana - Cengiz Aytmatov

Ünlü yazar Cengiz Aytmatov’un güzel romanlarından biri zevkle okudum. Kesinlikle tavsiye ederim.
Roman savaşta 3 oğlunu ve kocasını kaybeden kahraman bir ananın hayat hikayesini konu alıyor.


Yeni yıkanmış ak, pak entarisi, pamuklu kara ceketi ve beyaz yazmasıyla yolda ağır ağır ilerliyor kadın. “Merhaba toprak” diye sesleniyor usulca. “Merhaba tolunay” demek geldin. Ne kadar kocamışsın. Saçların ağırmış, değnekle yürüyorsun üstelik.” “Evet yaşlanıyorum, bir yıl daha geçti, sende, toprak sende bir hasat geçirdin. Bugün ölüleri anma günü.” “İnsan doğruyu öğrenmeli, tolunay.” Kafasıyla yüreği doğruya götürecek mi onu?
Hala çocuk. Onun için, ne yapacağımı bilemiyorum, hayata küssün istemiyorum. Hayatın karşısında yiğitçe dikilsin istiyorum. Geçmiş olayları doğru yargılayacağını bilsem, hayatı gerektiği gibi anlıyacağımı bilsem, ona yalnız kendisini, kendi hayatının değil, başkalarını, başkalarının hayatlarını da kendimi, kendi geçmişimi de, canım toprağım senide, eski günlerimizi de anlatırdım. Hayat hepimizin aynı teknede yoğurmuş, bir tek demet haline getirmiş. Her insan bu öykünün anlamını kolay kolay çıkaramaz. Onu içten, yürekten anlamak için yaşamak, denemek gerekir. Toprakla su, insanlar arasında eşit olarak paylaştırılırsa, bizimde kendi tarlamız olursa, bizde kendi tohumumuzu eker, kendi ekinimizi biçersek mutlu oluruz. İnsan için en büyük mutluluk budur.
“Tolunay, çiftçi dediğin, mutluluğu ekip biçtiğinde bulur”. “Toprak, göğsünde hepimize acı çektiriyorsun; bizi mutlu kılmayacaksın, neden toprak diyorlar sana, biz neden doğduk? Biz senin çocuklarınız, toprak. “Mutluluk getir bize, bizi mutlu kıl!”.
Ekmek esmerdi, katıydı ama dünyada hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar tatlı bir kokusu vardı, güneş kokuyordu, taze saman kokuyordu, duman kokuyordu. Bir filiz nasıl tohumdan doğarsa bir ananın mutluluğu da halkın mutluluğundan doğar. Halkın hayatından uzak kalan bir anının hayatı yoktur.
“Sevgili toprağım benim, o günü hatırlıyor musun?” Zamanın başlangıcından beri, yüzyılların izi duruyordu içimde.Tarihin hepsi kitaplarda yazılı değildir, insanlarda tarihin hepsini bilemezler. Ama benim içimdedir hepsi, bütün tarih. İnsan denize benzer, derin yerleri de sığ yerleri de vardır.
“Söyle bana, sevgili toprak, hangi ana böyle acı çekti, hangi ana oğlunu bu kadar kısa zaman gördü?” Savaşı alt etmenin tek yolu var, bunu o zaman anladım: çarpışmak, dayanmak, yenmek. Bunları başaramadığın an karşına ölüm çıkıyordu. İyilik, dağlarda yollarda yaşanmaz. İnsan raslantıyla karşılaşmaz iyilikle. Ancak bir başka insandan öğrenir. İnsanın hayatı bir dağ yoluna benzer, iner, çıkar, uçurumların kenarından geçer. Hep tek başına aşamazsın o yolu, ama herkes elini uzatırsa sana, çabucak aşarsın. Hayatımız böyle işte.
"Dünyadaki insanlar oğullarını, kardeşlerini, babalarını, kocalarını bizim kadar seviyorsa, bizim o gün onları beklediğimiz gibi onlarda oğullarını, kardeşlerini, babalarını, kocalarını bekliyorsa, yeryüzünde başka savaş olmaz artık” diyorum.
Savaşın insanları zalim, aşağılık, aç gözlü yaptığını kim söylemiş ? Hayır, savaş, sen çizmelerinin altında insanları ezebilirsin, öldürebilirsin, yağma edebilir, yakıp yıkabilirsin, 40 yıl bile sürdürebilirsin bunu, ama insan denen yaratığın içindeki o duyguyu, o insanlık duygusunu, o sevgiyi içinden söküp atamazsın. “ Toprak, toprak ana, göğsüne bastı bizi, dünyanın her köşesindeki insanları besle. Anlat onlara, sevgili toprak, anlat onlara.”“ Hayır Tolunay. Sen anlat… Sen insansın. Her şeyin üstündesin. Her yaratıktan akıllısın. Sen insansın.
Sen anlat İNSAN!.”

4 Kasım 2009 Çarşamba

Triko Elbise

İşte benim triko elbisem :)

Üst parçanın kalıbını kazaklarımın birinin üstünden çıkardım. Ön ve arkayı aynı kalıpla kestim daha sonra ön tarafın yaka kısmını istediğim açıklıkta kestim. Ön parçanın kol kısımlarını da biraz daha oydum.
Yaka kısmını beceremem diye baştan fırfır yapmıştım ama kumaşta çok çiçekli olduğu için biraz abartı oldu. Bütün korkuma rağmen biye geçrimeye karar verdim. E o kadar da zor değilmiş canım oldu işte :)


Beni en çok korkutan kısmı kol kısmıydı. Kolu düzgün takabilecekmiyim endişesi yaşadım ama oda oldu işte. Kolun kalıbını ise annemden topladığım artık kumaşların arasında bulduğum kesilmiş bir kısa koldan çıkardım :) ve Birsen'in çizdiği elbisedeki sağ kol gibi kestim.

Başlamışken bari eteği de anlatayım eteğin kalıbını çıkarmamda bi komik. Onu da başka bir elbiseden kopya çektim :) 6 parçadan oluşan ve göğüs altından başlayan bir etek yaptım. O kadar kendimi kaptırmışım ki foto çekmeyi unuttum.
Yani arkadaşlar yukarıdaki elbiseyi dikmek öyle kolay olmadı :) En zor kısmı kalıp çıkarıp kumaşı kesmekti. Ordan burdan kalıp oluşturcam diye canım çıktı. İşte sonuçta bu. Ben memnun kaldım. En önemlisi Y ablamda memnun kaldı.(kendisi öyle herşeyi beğenmez) Lütfen bana da yap dediğine göre demek ki ben bu işi becerdim.
Hadi kalın sağlıcakla. Sevgiyle...

3 Kasım 2009 Salı

Elbise çizim

Şimdiye kadar hep yazlık kıyafetler diktim. Genelde de kolsuz oldukları için dikmek kolay olmuştu. Geçenlerde niyet ettim kollu bir elbise denemeye, elimde triko bir kumaş vardı.
Kafamda bi model tasarladım ama dikiş konusunda profosyonel olan Birsen'in de fikrini almak istedim. Bakınız benim paintteki acemi çizimime; ( buarada çizim direk Birsen'e yollandığı için üzerlerinde yazılarımızda var ama olsun )



E bide bakın Birsen'in çizimine ayy ben hala çok acemiyim :)




Ay ben seviyorum bu hatunu taaaa uzaklardan yetişiyo bana. Elbisem dikildi hazır. Tam yukarıdaki gibi değil ama umduğumdan güzel oldu. Yarın fotoları çekip eklemeyi düşünüyorum.
Çizimleri yayınladım ki benim gibi acemilere fikir olsun. Hepinizi çook öptüm. Sevgiler...

2 Kasım 2009 Pazartesi

Bizim Gizli Bahçemiz- Nermin Bezmen


“Sık sık sorardın, ‘Bizi ne zaman yazacaksın sevgilim?’ diye.
Ben de, ‘Daha vakit var, birtanem’ derdim. ‘Daha yaşayacak çok şeyimiz var. İleride hepsini yazacağım.’ İleride? Neydi ki beklediğim?
Sınırsız zamanda, o bilinemez, kestirilemez ömrün zamanında, neyi beklemiştim ki? Bak, işte şimdi yazıyorum canım benim. Demek, kendiliğinden gelmiş kapıma zamanı; seni, beni, bizi yazdırmak için. Bana ait değilmiş belirlemek, ne zaman yazacağımı.
Sen dümeni ele aldın yine, açık denizlerde olduğu gibi…”Sevilenin ardından yazılmış uzun bir mektup mu bu kitap?Yoksa bir hatırat mı?Otuz dört buçuk sene sürmüş bir tutkunun romanı mı? Yoksa dayanılmaz bir özlemin, İzmir’de günbatımı renkleriyle bezenmiş şiiri mi?
Bazı bazı, tek bir paragrafta koca bir evliliği anlatıyor bu kitap. Ama daha çok cesur bir aşk hikâyesini; yazar Nermin Bezmen’in yakın zamanda kaybettiği sevgili kocası Pamir Bezmen’le tanışmalarını ve aşklarını anlatıyor.
Sevilenin ardından açılan yarayı ustası olduğu kalemiyle sarıyor Nermin Bezmen.Dünü bugüne taşıyarak..
***
Benim fikrimi sorarsanız romandan ziyade günlük gibi olmuş. Nermin Bezmen bi yandan acısını yaşarken bi yandan geçmişini yad etmiş. Ben beğendim kitabı. İnsan okurken
ister istemez sevgilerine daha bi sahip çıkma duygusuna kapılıyor.
Üç günlük dünya derler ya, yarına kimin kalıp kimin kalmayacağı hiç belli değil. O yüzden fırsat varken doya doya yaşamak lazım hayatı ki geriye güzel anılar bırakabilelim.
Sevgiyle...





1 Kasım 2009 Pazar

Mim -2


Sevgili pembe fiyonk beni mimlemiş. Teşekkürler canım.
Mimin konusu sevdiğiniz kokular...
Bütün güzel kokuları tabiki seviyorum ama pempe fiyonkun da yazdığı gibi deniz kokusu, toprak kokusu bir başka. Aslında ben doğaya ait bütün kokuları seviyorum çam kokusu, ıhlamur kokusu, hanımeli kokusu hatta tezek kokusu desem bana çok güleceksiniz ama gerçekten doğru. Bana doğada olduğumu hissettiren bütün kokuları seviyorum.
Hatta çok bunaldığım da söylediğim bir şey var " lütfen beni doğaya salın" :)
Benden bu kadar ben kimi mimlesem diye düşünüyorum Bigiciğim kurbanım sensin seni mimliyorum :)
Herkese sevgiler.

INSTAGRAM bybucanni

 

KAÇ KİŞİ ONLINE