23 Kasım 2010 Salı

Gezdim Tozdum Yuvaya Döndüm



Yıllar sonra Birsen'in de düğününü bahane ederek doğduğum toprakları tekrar görme fırsatım oldu. Bir sürü Fotoğraf çektim ama hepsini yüklemek mümkün değil.
Doğa hayranı olan ben sizlerinde ruhunun beslenmesini istedim.


Almanya'da sonbahar işte bu renklerde.
Gezdim, tozdum, güldüm, eğlendim.


Okulumda Birsenle seksek oynadım :)
Üstüne bide Bigiciğimin düğününü yapıp döndüm. Birsen'im dünyalar güzeliydi, düğünü tam ona yakışır bir şekilde oldu. Ayrıntıları zamanla kendisi paylaşacaktır.
Bütün kuzenlerim beni eğlendirmek için seferber oldu. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sizleri seviyorum Buçaniler :)
Ama şunu söyleyeyim illede vatanım :) hiç bir yer bizim ülkemiz kadar güzel olamaz.
Canlar gezip tozunca bir sürü şeyi askıya almış oldum. En önemlisi de derslerim, o yüzden bir süre ara vermeyi düşünüyorum. Ne kadar buralardan uzak kalırım bilmiyorum ama bana bir süre mola. Hepinizi seviyorum :)
Sevgiyle....


30 Ekim 2010 Cumartesi

Bir İğnedanlık Daha


Canlar siz bu postu okurken biz Birsenimle çoktaaaaan kucaklaşmış ve kaynatıyor olacağız.
İkimizin de şuanda ne kadar mutlu olduğunu tahmin edersiniz. Kesin yapışık oturuyoruzdur.
Birsen iğnedanlığını ne kadar beğendiğinden bahsediyordur :) evet bu iğnedanlığı Birsen'im için düğününde kullanılmak üzere hazırladım.




Fotolar biraz gölgeli olmuş, vakit olmadığı için tekrar çekemedim. Aslında göründüğünden çok daha güzel oldu.
Daha önce yeğenime ve anneme de iğnedanlık hazırlamıştım valla darılmasınlar biz ablamla en çok bunu beğendik :) Bakmak isterseniz diğerleri burada ve burada


Sanırım bizim bir süre sesimiz çıkmaz, çünkü paylaşılacak çok şey var. Hem sonra bol bol gezeceğiz. En son düğünü de yapıp döneceğim inşallah :) Fırsat olursa bizden haberler veririz. Fırsat olmazsa da artık dönünce görüşürüz. Şimdiden hepinizin Kurban Bayramını kutluyorum.
Hepinizi çooook öpüyorum. Herkes kendine iyi baksın emi.
Sevgiyle....

İnstagram@bybucanni

23 Ekim 2010 Cumartesi

Uyku Gözlüğü Kalıbı


Günaydın Canlar

Sevgili Mavilale benden uyku gözlüğü kalıbı istemişti. Biraz geçiktim ama en sonunda kalıbı ekleyebildim, umarım işine yarar.
Benim uyku gözlüklerimi görmek isterseniz kendileri buradalar :)

Hepinize mutlu haftasonları diliyorum.

Sevgiyle...

20 Ekim 2010 Çarşamba

Bir atkı daha


İşte bir atkı daha ve bu sefer de gri. Sanırım ben son zamanlar da griye taktım.
En azından bu sefer bişey ekleyebildim bloğuma.
.
Bu aralar zaman problemim var, nedense bir türlü ne işlerime nede derslerime adapte edemiyorum kendimi. Her şey yarım yamalak.
Sanırım bunun en büyük nedeni 10 gün sonra çıkacağım yolculuk.
Bir çoğunuz biliyorsunuzdur. Sevgili BirSen'imin düğünü var yakında. Onun en mutlu gününde yanında olmak, mutluluğunu paylaşmak istiyorum.
Tabi bana heyecan veren sadece Birsen'in düğünü değil. Ben Almanya da doğdum ve bir süre sonra ailem kesin dönüş yapmaya karar verdi ve döndük.
Almanya'ya geri dönmemek üzere Türkiye'ye doğru yola çıktığımız günü hatırlıyorum. Birsenle o kadar çok ağlamıştık ki. Birsen artık nasıl dilediyse geri dönmemizi dilemiş. Ve biz bir şeyler unuttuğumuz için geri dönmüştük :) işte o günden sonra ben ilk kez oraya geri döneceğim.
Aslında Almanya benim için hep özlem hep hasret demek. Oraya giderken bi dert dönerken bi dert hep sevdiklerimden ayrı kalmaya sebep olan bir süreç. O yüzden hiç özlem duymadım Almanya'ya karşı.
Ama bu sefer bambaşka hissediyorum. Çünkü kankamın en özel gününde yanında olacağım. Orada beni sevinçle bekleyenler olduğunu biliyorum. Eminim Türkiyede ki kavuşmalardan daha bir sulu olacak :) ( biliyorum kendimi ben kesin zırlarım ) Eee tabii yaşadığım yerleri tekrar göreceğime de seviniyorum.
Ama en güzeli ne biliyormusunuz. Gitmek ve dönmek sadece benim tasarrufumda. Bu sefer git dedikleri için gidip dön dedikleri için dönmek zorunda değilim.
Sevgiyle....

6 Ekim 2010 Çarşamba

Bir ses vereyim dedim :)


Günlerdir sesim çıkmamış.
F. Ablam pembe tacı görmekten sıkılmış o yüzden biraz da ortancalara bakın istedim :)
Evimin bahçeli ve dört bir yandan ortancalarla çevrili olmasını dilerdim. ( Evreeeen sana söylüyorum )
.
Gelelim son durumlara, bir süre Y ablamda (ameliyat olan) yaşadıktan sonra bir süre de beraber bende kaldık. Ablam Pazar akşam kendi evine döndü. Yani nekahat dönemi sona erdi. Yüzünde hala şişlikler var ama idare ediyor.
Eh bu arada benim dersler de başlamış oldu ve ben 3 hafta geride kaldım.
Sesimin çıkmayışı bu yüzdendir.
Bu sene kendime planlı programlı çalışmaya dair söz vermiştim ama daha baştan uyamadım programıma.
Amaaan demek istiyorum ama benim aşırı sorumlu bünye izin vermiyor işte.
Biraz toparlayayım sonra yine buralardayım.
Sevgiyle kalın....

22 Eylül 2010 Çarşamba

Taç ( pembe- beyaz dantel )


Bu tacı daha önce bucanni dükkana koymuştum ama bucanni dükkanı kapattığım için ordaki paylaşımlarımıda burda toplamak istiyorum. Burası benim arşivim yaptıklarım yok olup gitmesin dimi :)


Pazartesi gününden beri zorlu bir kaç gün geçiriyoruz. Ablam burnundan ameliyat oldu. Allahım ne zor bişeymiş. Ablam nefes alamadığı için bu operasyona karar verdi. Surat şiş mosmor kamyon çarpmış gibi diyorlar ya valla abartmıyorlar. Yaklaşık 5 saat ameliyathanede kaldı. Uyutma uyandırma 1 saat sürmüş olsa demekki ameliyat 4 saat sürmüş. Estetik için bu işlere girişenler iyi düşünsün kesinlikle çok zorlu bir süreç.
Allaha şükür bu gün biraz daha iyi.
İşte böyle şekerler bu ara bizde durumlar böyle. Bu hafta ablamlayım sonra evime döneceğim inşallah. Şimdilik benden bu kadar herkes kendine iyi baksın.
Sevgiyle....

18 Eylül 2010 Cumartesi

Yüzüklerim İçin


Selam Canlar :)
Bayram tatilinde yeğenime pabuç şeklinde pembiş çok güzel bir yüzüklük aldık. Mutlaka görmüşsünüzdür bir yerlerde. Aldığımız yerde bir tane kalmıştı, e tabi o da yeğenimin oldu.
Bende kendi yüzük kutumu kendim yaptım.


Görüldüğü üzere oldukça basit. Sadece istediğiniz ölçüde bir kutu ve şerit sünger gerekiyor. Tabi birde süslemek için kurdele falan. Kutu Samsun rus pazarından aldığım bir yelpazenin kutusuydu (çöpçü gibiyim belki işime yarar diye hiç bişeyi atamam, sakladıklarım da bi gün mutlaka işime yarar ). Sünger olarak ütü masam için aldığım süngerden kalan parçaları kullandım. Kurdele ise aldığımız bir yaş pastanın kutusunda sarılıydı :) Yani maliyet 0 tl.
.

Kurdele bol ya hem süngerin üzerine hemde kutunun etrafına soğuk silikonla yapıştırdım :)


Çok fazla yüzük almıyor ama bu denemeydi. Her an daha büyük ve daha süslüsünü yapabilirim.
.
.
Sonuç olarak ben sevdim :)
.

Herkese mutlu pazarlar diliyorum. Sevgiyle...





14 Eylül 2010 Salı

Güzel bir tatil ve golden retrieverlar


Tam blogger da bir ritim tutturuyorum araya tatiller giriyor ben gene kopuyorum.
Belki de gırgır şamata kalabalıktan sonra tekrar rutin hayata dönmek etkiliyordur beni.
Bu sefer tatilin ayrı bir güzelliği vardı. Bayram dolayısıyla Yalova oldukça kalabalıktı.
Güzel olan orta okul arkadaşlarımla uzun yıllardan sonra tekrar bir araya gelmekti. Okulumuzda buluştuk. Öyle güzel vakit geçirdik ki, sanki hiç ayrılmamışız da hala okula gidiyormuşuz gibi hissettim. Umarım en kısa zamanda tekrarı olur.
***
Şincik yukardaki sevimli köpüşler ne alaka diyorsunuz dimi :)
Bu sevimli golden retrieverler 8 taneydi, yavaş yavaş yeni yuvalarını buluyorlar. Kardeşim hepsini kendi elleriyle dünyaya getirtti :) İnanın hepsi birbirinden sevimli ama artık annelerinden ayrılma vakti geldi. İstiyorum ki onlara iyi bakacak bir yere gitsinler. Şayet ilgilenen olursa bana mail gönderebilir. Bende sizi kardeşime yönlendiririm.
***
Aslında yazacak çoook şeyim vardı ve sizlere gelecektim ama öyle yorgunum ki gözlerim kapanıyor. O yüzden hepinizi öpüyor ve kaçıyorum.
Sevgiyle...

8 Eylül 2010 Çarşamba

Küçük Renkli Dilek Kitabı- Nil Gün


Bu dünyada iki tür insan vardır: İyimserler ve kötümserler.
İyimserler, zihin bilgisayarlarını “olumlu düşünce programı” ile çalıştıran kişilerdir.
Olumlu düşünce modunda yaşadığınızda çelişkileri, zor durumları daha kolay çözersiniz.
Olumlu düşünmeye programlı bir insanın hayatının daha doyumlu, daha keyifli, daha sağlıklı olması da doğal sonuçtur.
Herkesin gerçekleşmesini istediği dilekleri vardır. Bu dilekler afirmasyona dönüştürülerek söylendiğinde bir süre sonra gerçekleşeceğine dair inanca dönüşür.
Güçlü inanç içinizde plan yapma ve harekete geçme isteği doğurur. Afirmasyonlar, zihninizde “olumlu düşünce programı” yaratmanız için kullanacağınız araçlardır.
Çoğu insan nasıl afirmasyon yapacağını ve sonuç almak için nasıl bir uygulama gerektiğini bilmiyor ya da eksik veya yanlış yapıyor. Bu kitap, afirmasyonlarınızı doğru yaparak zihninizi olumlu düşünmeye nasıl programlayacağınızı, olumlu düşünce alışkanlığını nasıl kazanacağınızı gösteriyor.
Dileklerinize uygun afirmasyonları kullanarak, istediğiniz hayatı inşa edebilirsiniz. Afirmasyon denilen “olumlu düşünce formları” arzu ettiğiniz yaşamı inşa etmekte kullanacağınız yapıtaşlarıdır.

***
Canlar olumlu düşünmenin olumlu sonuçlar doğurduğuna çok inanırım.
O yüzden bu tarz kitapları çok seviyorum. Bazen birbirlerinin tekrarı gibi olsalarda çoğunlukla bana kendimi iyi hissettirip hayatın olumlu yönlerini görmemi sağlıyorlar.
Üstelik bu kitabın içini bile açmaya gerek yok :) kapak tasarımı bile insanın enerji dolmasını sağlıyor. E birde içini okuyunca siz düşünün gerisini :)

HEPİNİZE HAYIRLI BAYRAMLAR DİLİYORUM.

Sevgiyle...

5 Eylül 2010 Pazar

Bluzumun Geri Dönüşümü


İşte toz bezi olmaya aday bluzumun kurtuluşu :)
Çok beğendiğim kırmızı desenli tülü nasıl kullanacağımı düşünürken sevgili Birsenimin bana diktiği bir bluzdan esinlendim ve işe koyuldum.


Bluz gördüğünüz gibi kendinden geçmiş :) Ama ben onu tülle giydirerek gerçekten giymekten keyif aldığım bir bluz haline getirdim.


Bluzun yakasını biraz oydum. Yukarıdaki parçayı elceğizlerimle bluzun üstüne diktim . Sadece iki yanını dikerken dikiş makinası kullandım. Kalan bütün kısımlar el dikişi. Belki makina ile diksem daha çabuk biterdi ama acemi olduğum için bu kadar muntazam olmazdı.


Bizim Fadime tülü bluza oturtmamda çok işe yaradı.


Bluzun etek kısmına ve tam bel oyumunun olduğu kısma 20 cm yükseklikte iki parça kesip büzerek diktim. Ben bu işi çok sevdim :) Cuma günü işe giderken giydim. Doymadım cumartesi gene giydim. Utanmasam bu günde giyecektim :)))
Neyse bu günde sizlerle paylaştım rahatladım.
Hepinizin Kadir Gecesini Kutluyorum.
Sevgiyle...

2 Eylül 2010 Perşembe

Gojiberry- Kurt Üzümü


Günlerdir gojiberryden bahsetmek istiyorum sizlere, belki bir çoğunuz duymuştur bu meyveyi.
Ben yinede benim gibi bu faydalı meyveden habersiz olanlar varsa haberdar olsunlar istedim.

Haftasonu Derya Baykal'ın programında bu meyvenin yararlarından bolca bahsedildi. Yani gojiberry ile tanışmam bu vesileyle oldu.
İnternetten yaptığım küçük çaplı araştırma sonucunda gerçekten inanılmaz yararlı, herşeye çare bir meyve olduğuna kanaat getirdim ve hemen o gün satın aldım.
Aktarlarda gojiberry yada kurt üzümü olarak satılıyor. İnanın faydaları say say bitmiyor.

İşte gojiberry nin faydaları ;

*Dünya daki en yüksek antioksidan yiyeceklerinden biridir. Antioxidant carotenoidsin tam bir tayfını içerir.
*Ömür uzunluğunu artırmak için ve kuvvet verici olarak kullanılır.
*19 farklı amino asit içerir (Arı poleninden altı kere daha yüksek). Methionine, Leucine, Isoleucine, Lysine, Phenylalanine, Threonine , Tryptophan, Valine ...
*21 iz minerallerini içerir. Çinko, kalsiyum, germanyum, selenyum, fosfor ...
*İçeriğindeki Germanyum kansere karşı koruyucu bir iz mineralidir. Nadiren, yiyeceklerde bulunur.
*% 13 protein içerir, kepekli buğdaydan daha yüksektir.
*Portakaldan yüzlerce kat C vitamini içerir.
*B vitaminlerini içerir, yiyeceği enerjiye döndürmek için zorunlu.
*%8 Vitamin E içerir. (Çok nadiren meyvelerde bulunur, sadece tahıl ve tohumlarda)
*Beta Sitosterol'a içerir, anti-alevlendirici bir ajandır. Kolesterolü düşürür.
*Cinsel iktidarsızlık ve büyüme hormonlarına iyi gelir.
*Hormonların ve beyin ve sinir sisteminin düzgün iş görmesi için vücudun üretimi için gerektirilen gerekli yağlı asitleri içerir.
*Kalp ve kan basıncına faydası olan maddeler içerir.
*Solavetivone içerir. Bu madde güçlü bir anti fungal ve anti-bakteriyeldir.
*Physalin içerir. Löseminin bütün büyük tiplerine karşı aktif olan doğal bir bileşiktir.
*Tümörlere karşı deney farelerinde doğal katil hücre faaliyetini arttırdığı görülmüştür. Geniş tayfla anti-kanser ilacıdır.
*Karaciğer tarafından kolin'i üretmek için kullanılan Betain içerir, sakinleştirici, hafızayı arttıran, kas büyümesini terfi ettiren ve yağlı karaciğer hastalığına karşı koruyan bir bileşiktir.
*Betain ayrıca, vücudun enerji tepkilerinde kullandığı metil gruplarını sağlar ve homosistein düzeylerini azaltmaya yardım edebilir.
*DNA'yı korur.
*Havuçtan daha iyi bir beta karoten kaynağıdır.
*Zeaxanthin içerir. Göz retinasında bulunan iki karotenoidden biridir. Göz sağlığı için çok yararlıdır.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Uludağ-Sarıalan

Kestane gürgen palamut, alti yaprak üstü bulut, gelsen burda derdi unut, orman ne güzel ne güzel :)


Bu sefer ani bir kararla teleferikle Uludağ'a çıkmaya karar veriyoruz. En son Birsenimle kışın teleferiğe binmiştik :) Gulüm yazında çok keyifliymiş.

İlk durak kadıyayla...
.
Sonra sarıalan ve ormanda istediğin kadar yürüyüş. Dilerseniz oteller bölgesine minibüsler var.


Bir sürü kulubeler var. Şahsamı ait yoksa orman müdürlüğünemi bilmiyorum ama benim olmasını çoook isterdim :)

Bursa'da sıcaklık 38 dereceyken inanın çok güzel gitti. Ben gene bol oksijeni depolayıp keyifle döndüm yuvaya.
Ben aslen Rize-Ardeşenliyim. Uzun zamandır gitmedim ama demek ki doğamda var, yeşil beni çekiyor kendine.
Umarım en kısa zamanda kendi yaylalarımızı gezmek kısmet olurda oralarıda paylaşırım sizlerle.
Sevgiyle...

29 Ağustos 2010 Pazar

Fimo denemelerim


Fimolarımı alalı o kadar uzun zaman oldu ki. Deli gibi fimo peşinde koşmuştum.
Hevesim elde edene kadarmış :) Aldıktan sonra da ne yapsam ki derdine düşüp uzun süre ne yapacağıma karar veremedim.
Ve nihayet kendimce en çok işime yarayacak süslemede kullanmak için çiçekler yaptım. Hepsinin alt tarafında delikleri var, bir yerlere dikebilmek için. Bide tığım var orda bilmem dikkatiniz çektimi :)
Henüz fırınlamadım biraz daha çoğalsın fırınlayacağım. Umarım bekletmek sorun yaratmaz, fırınladıktan sonrada bu canlılıkta kalmalarını diliyorum. Bu konuda önerilerinizi bekliyorum.
Hepinizi öpüyorum :)
Sevgiyle....

27 Ağustos 2010 Cuma

Kitap Kolik


Canlar http://www.kitapkolik.net/ güzel bir yarışma düzenlemiş,
Konu kitap olunca yarışmayı sizlerede duyurmak istedim.
Yarışmaya katılanlar arasından çekiliş yapılıp kazanana istediği bir kitap hediye edilecekmiş.
Ben yarışmaya katıldım. Sizlerde katılmak isterseniz Kitapkolik.net e uğrayın.
Herkese bol şans. Sevgiyle...

26 Ağustos 2010 Perşembe

Küçük Arı-Chris Cleave


Bu kitabı okumayı çok istiyordum ve nihayet okuyabildim.
Çok akıcı ve sürükleyici bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Başlayınca elinizden bırakamıyorsunuz çünkü konu çok etkileyici.
Beklenti içinde okumaya devam ederken birde bakıyorsunuz kitap bitmiş. Yani beklentiniz boşa çıkıyor.Birşeyler eksik kalmış, sanki arada yüz sayfayı atlamışlarda sona bağlamışlar gibi.
Uçurtma Avcısına eşdeğer gösterilmiş ama kesinlikle uçurtma avcısı daha etkileyiciydi.
Ama herşeye rağmen okuyun derim çünkü bu anlatılanlar dünyanın bir taraflarında yaşanıyor ve insan olanlara inanamıyor.

Küçük Arı-Chris Cleave
Size bu kitapta ne olduğunu anlatmak istemiyoruz; çünkü gerçekten çok özel bir hikâye ve biz onu bozmak istemiyoruz.
Yine de bu kitabı almanıza yetecek kadar bilmeniz gerektiğinden, sadece şu kadarını söyleyelim: Bu, yaşamları kaçınılmaz bir şekilde çarpışan iki kadının hikâyesidir. Ve biri korkunç bir seçim yapmak zorundadır.
İki yıl sonra tekrar karşılaşırlar ve hikâye burada başlar…
Bu kitabı okuduğunuzda herkese anlatmak isteyeceksiniz. Bunu yaptığınızda, lütfen, neler olduğunu anlatmayın; çünkü bütün büyü, olayların akışında…

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Temaşa-i Ramazan 2010


Bursa Merinos Park'ta ramazan etkinlikleri tam gaz devam ediyor. Bir akşamda biz gidelim dedik. İyiki de gittik, harika vakit geçirdik.


Tuzsuz Deli Bekir, yavuklusu ve bendeniz. Orta oyunu başlayacak onu duyuruyorlar.

Karagöz ve Hacivatsız ramazan eğlencesi olurmu? Olmaaaz.
Çok güzel bir organizasyon hazırlanmış. Her yer ışıl ışıl. İncik boncukcular, kitapçılar, gözlemeciler, macuncular. Bir dolu stand kurulmuş ve fiyatlar çok uygun. Sanki bütün Bursa çoluk çocuk orada toplanmış, inanılmaz kalabalıktı.
.
Çocukluğum da Samsun fuarına giderdik, deli olurduk fuar için. Bu akşam bana aynı o hissi yaşattı.
Samsun fuarından bana balon almışlardı tavşan şeklinde uçan balon :) Ne sevinmiştim.
Ama aksilik ya eve gidene kadar tavşanın bir kulağı söndü. Tabi ben cadı bütün gece uyuyana kadar tavşanın kulağı niye söndü diye ağladım durdum. Ben uyuyunca hemen balonu söndürüp tavşanın kulağını tekrar şişirmişler. Zavallılar nerden bilsinler bu seferde tavşanım niye uçmuyo diye ağlayacağımı :) Ah canım Bartın ailesi ne çektiniz benden :) Her türlü oyuncağım oldu ama bu balonun yeri apayrı.
Sevgiyle...

22 Ağustos 2010 Pazar

Huzur


İnsanın canı tatlı çeker, tuzlu çeker de orman çekermi.
Cuma günü bütün gün canım orman çekti. Açık hava falan değil direk orman :) Öyle ki resmen bütün hücrelerimle.
Arkadaşımla iftar yapacaktık yeri sen seç dedi. Ben öylesine ormana gidelim dedim.Yani en azından yeşillik biyerlere. Nerden bilirdim beni ciddiye alacağını :)

.
İftardan önce oruçlu oruçlu sırf ben mutlu olayım diye beni alıp taaa Uludağ Milli Parka götürdü :) Oksijeni ciğerlerime doldurdum. Kozalaklar topladım.
Bütün negatif enerjimi oralarda bıraktım.
.


Dönüşte dağ yolunda bide iftar yaptık ohhhh deymeyin keyfime. Varmı daha güzel mutluluk.
İşte benim mutluluk anlayışım da bu. Beni mutlu etmek isterseniz direk doğaya bırakın. Gık dersem namerdim.
Sevgiyle...

17 Ağustos 2010 Salı

İçimden Kuşlar Göçüyor

Çook sıcak çoook.
İftara 20 dk kaldı vakit geçmiyor. Acıkmak yok susamak ta idare eder. Ama bu uykusuzluk çok kötü çoook. Sahura kalkmasam susuzluğa dayanamayacağımı biliyorum. Eee kalkınca da uykusuzluğa dayanamıyorum. Anlayacağınız yorgunum.
Bir çoğunuz aynı durumdasınız biliyorum. Allah kolaylıklar versin.
Malum bu halde hiç bir şeye el gitmiyor. Uykuya yenik düşülmediği sürece kitap okunuyor. İşte onlardan birtanesi;


Bütün yanlışlarım, bütün gözden ve elden kaçırdıklarım, tutabildiklerim ve benim kıldıklarımla bir hayat yaşadım ve ben olmaktan, iyi kötü, ama böyle olmaktan en sonunda hoşnutluk duymaktayım. Garip bir bilgelik, güçlülük, yıkılmazlık duygusu var içimde. En sonunda ele geçirmeyi başardığım bir özgüven. "İçimden Kuşlar Göçüyor"un bir yerinde böyle diyor İnci Aral; acıları, kederleri ve mutluluklarıyla dolu dolu yaşanan bir hayatın bir yerinde, bir dönüm noktasında.
Kadının tek başına yaşaması, yalnız taşıması gereken güç bir dönem bu; bedensel ve ruhsal değişimlerle, eksikliklerle orta yaşa geçilen eşik. Duyguların en uç noktalarda yaşandığı bu uzun ve güç dönemde, kendi kendisiyle de geçmişiyle de hesaplaşma fırsatı buluyor yazar. Pek az yazarın cesaret ettiği biçimde yaşadıklarını açıkça, hiçbir şeyin arkasına sığınmadan irdeliyor; kendini içtenlikle, dürüstlükle, hatta acımasızlıkla sunuyor. "Ölü Erkek Kuşlar"ın izdüşümleriyle kaleme alınan bu çalışma, belki de o kitabı tamamlayan bir sonsöz.
Arka Kapak

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Mavi puantiyeli bluz


Canlar öncelikle herkese hayırlı Ramazanlar diliyorum.
Bluzumu üzerimde fotolamak istiyordum ama fırsat olmadı. Modelden öyle memnun kaldım ki hemen paylaşayım istedim.


Ben zora gelemediğim için genelde pratik şeyler seçiyorum. Doğal olarak kalıpta kullanmıyorum. (Kalıp çıkarmak çok meşakkatli kolay yolu varsa öğretin bana ) Dikişi kendi kendime öğrenmeye çalıştığım için püf noktalardan habersiz, deneme yanılma dikiyorum işte.
Amaaa diktiklerimide mutlaka kullanıyorum. Yani o kadar da kötü değil :)) Yakada ki çiçeğimi gözden kaçırmayın. Kendisini broş şeklinde hazırladığım için dilersem çıkarabilirim.


Bu modele başlayınca keşke kumaşım fazla olsaydı dedim. Süper elbise olurmuş. Belki bu modelden bir tane de elbise dikerim.
Daha önceki postta bahsettiğim gibi kol ağızlarını ve etek kısmını kıvırma ayağıyla diktim. Çok temiz iş oluyo. Ayak incecik kıvırıyo kenarları.
Bu da benim acemi işi kalıbım. Bu şekilde iki parça ön ve arka parça kestim. Ben kol kesmeyi akıl edemedim ama kol kesseydim daha güzel olurdu. Yakayı askıların geçeceği kalınlıkta boşluk bırakarak katladım. Kol boşluğunu ayarlayıp kıvırma ayağıyla geçtim ve kumaşı iki yanlardan diktim.
İşte bu kadar basit bir model. Beğene beğene giyeceğim efil efil bir bluzum oldu.
Yazmadan geçemeyeceğim kesinlikle bana Fadimeden daha çok yakıştı :))
Sevgiyle...

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Canım Dikiş Dikmek İstedi

Singer Kıvırma Ayağı

Sıcağa rağmen bu sabah dikiş aşkıyla uyandım :)
Bir bluz dikiyorum. Bitti bitecek derken arkadaşım gelince yarım kaldı. Ama çok az işi var yarın hallederim.
Bir arkadaş çok önce dikiş ayağını nasıl kullandığımı sormuştu. Bu sefer bluzun etek uçlarını kıvırırken fotoğraf çektim. Belki biraz fikir verir. (şimdi aklıma takıldı kıvırma ayağından daha önce bahsetmişmiydim acaba :) neyse anlattıysamda tekrar olsun )


Nasıl anlatacağımı bilemediğimden yakın yakın foto eklemeyi tercih ettim.


Verebileceğim tek tiyo, kıvırmak istediğiniz kısmı 3-5mm katlayıp ütülemeniz. Bu şekilde kıvırma ayağı kumaşı daha rahat alıyor. Bilmem anlatabildimmi :) Bu ayak benim gibi acemilerin çok işine yarar. Şifon vs. gibi ince kumaşları kıvırmak için bir harika. Kısacası ben çoook memnunum.


Dikiş yarım kalınca ne yapılır? Serin yerlere kaçılır :)
Sevgiyle....



1 Ağustos 2010 Pazar

Maalesef Pasaj Hesabımı kapattım :(

Uzun zamandır blogları takip edemediğim için bu gün şöyle bir gezmek istedim.
Sevgili Stildirektörü sayesinde öğrendim ki maalesef Pasaj da yapacağımız satışlar (vergi sorunu yüzünden ) ileride başımıza dert açabilir.
Sonradan sıkıntı yaşamamak adına üzülerek pasaj satışlarımı kapattım, tabii sanal dükkanımıda.

Sevgili Eda'nın bu konuda ki yazısı için buraya bakabilirsiniz.
Stilim Direktörüm bizleri bilgilendirdiğin için çoook teşekkürler.

Sevgiler...

30 Temmuz 2010 Cuma

Alışverişe Kahve Molası-Neslihan Özyükseler

Anlaşılan o ki bu yazı miskin mikin geçireceğim :)

Aslında pek tembellik etmem ben, boş duramama hastalığım vardır benim. Yani vardı :) son zamanlarda boş boş oturup tv izlemeyi çook seviyorum. Sanırım sıcaklardan.


Öyle tembelleştim ki çantamdan kitabı eksik etmeyen ben Yalova'ya giderken kitap taşımaya erindim. Tabii pişmanda oldum.
Bu tarz kitapları pek sevmem ben ama ablalarımın ve yeğenimin çok eğlenceli bulması kitabı okumamı sağladı.
Evet kitap hakkında benimde tek söyleyebileceğim şey eğlenceli olduğu. Alışveriş kolik bütün arkadaşlarıma tavsiye ediyorum :)
Roman kahramanı Suden bir alışverişkolik. Hatta öyle ki ailesi onun bu konuda tedavi görmesini istiyor. Ancak araştırmalar sonucu öğreniyorlar ki arabası olmadığı halde kar lastiği alan alışverişkolikler var. Suden henüz o raddeye gelmediği için tedaviden vaz geçiyorlar :)))

Arka Kapak:

Üzgündüm ama otuzuma geldiğim için değil, bu yaşa kadar hiç bir şey yapmamış olduğumu hissettiğim için. En çok da geçmişe dönük keşkelerim olduğu için...

Yüreğiniz kan ağlarken çaresizce alışverişe daldığınız oldu mu?

Ya da gözleriniz yaşlı ne varsa torbalara attığınız?

Kredi kartlarınız limite dayandığı halde bir çift güzel ayakkabıya biz cüzdan dolusu para yatırdığınız?

Bu ve benzer duyguları yaşıyorsanız bu kitapta kendinizi bulabilirsiniz, eğer yaşamıyorsanız bile çevrenizde bunları yaşayanları daha iyi anlayabilirsiniz.

Ayakkabılarla yaşanan aşkın en iyi yanı onların bizi hiç üzmemeleri.

Belki biraz bütçemizi sarsabilirler ama içimizi acıtmazlar. En fazla kirlenirler, topukları kırılır, altları aşınır.. Ama nasıl olsa her kilometre başında bir lostra salonu var.
Yani ayakkabılarımızı tamir ettirdiğimiz sürece onları istediğimiz kadar kullanabiliriz.
Ama aşkı istediğimiz sürece sürdüremeyiz ve her kilometre başında acımızı azaltacak veya işleri yoluna koyacak bir kalp salonu yok. Olsaydı nasıl olurdu acaba?

Yani kalbimiz kırıldığında, terk edildiğimizde gidip ‘içim kan ağlıyor, şurayı su geçirmez lastikle biraz kapatın da fazla sızıntı yapmasın,’ veya ‘çok kötü durumdayım, biraz cila çekin de yüzüme yansımasın,’ diyebilsek.

Şimdi...
Koltuklarınıza rahatça oturun...
Günlük işleri, dersleri, çocukların okul taksitlerini, kredi kartı borçlarını bir tarafa bırakın,
Kendinize hoş aromalı bir kahve yapın...
Seviyorsanız yanınıza biraz çikolata alın, muhtemelen canınız çekecek...
Ve okuyun...

Çevrenizdeki Suden’leri, Elif’leri, Serra’ları, Oğuz’ları düşünerek...

İyi Eğlenceler....

INSTAGRAM bybucanni

 

KAÇ KİŞİ ONLINE